Doğruluk ve Dürüstlük
Toplumsal ilişkiler güven üzerine kurulur. Hiç kimse yalan söyleyen,
verdiği sözleri tutmayan biriyle arkadaşlık etmek, yakınlık kurmak
istemez. Dürüst, ahlaklı bir insan karşısındaki kişinin de dürüst ve
güvenilir olmasını bekler. Eğitimden aile ortamına, ticaretten
arkadaşlıklara kadar toplumsal ilişkilerin sağlıklı bir şekilde devam
edebilmesinin temel şartı doğruluk ve dürüstlüktür.
Dinimiz yalan söylemeyi, hile yapmayı, yalancı şahitlik etmeyi,
başkalarını aldatmayı açık ve kesin bir şekilde yasaklar. Yüce Allah
Müslümanlardan dürüst olmalarını, doğruluğu ilke edinmelerini ister.
Verdiğimiz sözleri tutmamızı, tutamayacağımız sözler vermekten de
kaçınmamızı öğütler. Bu konuyla ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de, "Ey iman
edenler! Yapamayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?" buyrulur. Ahzâb
suresinde ise Yüce Allah, Müslümanları doğruluktan ayrılmamaları
konusunda şöyle uyarır: "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz
söyleyin. (Böyle davranırsanız) Allah işlerinizi düzeltir ve
günahlarınızı bağışlar..." Aynı konuyu dile getiren başka bir ayette ise
"...Yalan sözden sakının." buyrulur. Böylece Rabb'imiz bizleri yalan, hile
vb. kötülüklerden kaçınmaya, dürüst, güvenilir bir insan olmaya
yönlendirir.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de hayatı boyunca doğruluğu
kendine ilke edinmiştir. O hiçbir zaman yalan söylememiş, kimseyi
aldatmamıştır. Aile ilişkilerinde, toplumsal ilişkilerde, ticaret
yaparken vb. her durumda daima dürüst ve güvenilir oluşuyla tanınmıştır.
Bu özelliğinden dolayı da Mekkeliler onu "Muhammedül Emîn" (Güvenilir
Muhammed) olarak nitelendirmişlerdir.
Hz. Muhammed (s.a.v.) hem kendisi dürüstlüğü ilke edinmiş hem de bizleri
bu konuda duyarlı olmaya teşvik etmiştir. Örneğin o, bu konuyla ilgili
bir hadisinde, "Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk iyiliğe, iyilik de
cennete götürür. Yalan söz söylemekten kaçının. Çünkü yalan kötülüğe,
kötülük de cehenneme götürür." buyurmuştur.